| Bilim | Teknoloji | Sağlık | Bilim Dünyası | Eğitim
STEM VE YARATICI DRAMA MI? bilimiletisimi.com © 2016 Bi Network, Stanford, California

STEM VE YARATICI DRAMA MI?

Yasemin EREN | Bilim İletişimi | Eğitim



İlk duyuşta bu iki kelimenin yan yana oluşu sıra dışı gelse de her biri ne anlama gelir, bir araya geldiklerinde geleceğin ihtiyaçlarını düşünerek rehberlik edeceğimiz Z kuşağına ve biz eğitimcilere ne kazandırırlar bir inceleyelim.

2016 yılında gerçekleşen Dünya Ekonomik Forumu`nda (World Economic Forum, WEF) ‘Mesleklerin Geleceği` konulu araştırma yayınlanarak 4. Sanayi devriminin ( Endüstri /Industry 4.0) başladığı belirtilmiştir. 4. Sanayi devriminin konuları nanoteknoloji, genetik, robot teknolojisi, yapay zekâ, 3D yazıcı ve biyoteknoloji olmuştur. Çalışmada aralarında Türkiye`nin de bulunduğu 15 farklı ülkenin ekonomisinin incelendiği araştırmada gelecekte yok olacak ve revaçta olacak mesleklerden bahsedilmiştir. Gelecekte revaçta olması beklenen mesleklerin nesnelerin interneti, büyük veri teknolojisi, mobil internet ile ilişkili olması beklenmektedir. Dolayısıyla içerisinde bulunduğumuz çağ öğrencilerin teknolojiyi çok iyi kullanmasını hatta teknolojiyi geliştirmesini, üretici ve buluşçu olmasını gerektirmektedir. Bir bireyin tüm bu gereklilikleri yerine getirebilmesini sağlamak için STEM eğitimi yaklaşımı gündeme gelmiştir. Dünyada başta ABD, İrlanda, Çin, Hindistan, Brezilya, İngiltere olmak üzere birçok ülke ekonomik gelişmenin sürdürülebilmesi için öğrencilere yönelik STEM eğitimini benimsemiştir. STEM eğitimi; Bilim( Science), Teknoloji (Technology), Mühendislik (Engineering) ve Matematik (Mathematics) kelimelerinin İngilizce olarak baş harflerinin kısaltmaları ile ortaya çıkmıştır. STEM eğitimi ile deneme yanılma, yaparak yaşayarak öğrenme, sorgulama, araştırma ve buluş yapma becerileri gelişir. TÜSİAD`ın da yaptığı açıklamaya göre bu da işgücü piyasasında üretim, ARGE, inovasyon, teknik altyapı ve süreç geliştirme ve nitelikli işgücü açığının kapatılmasına hizmet edecektir. Başka bir deyişle STEM eğitimi, öğrenciye disiplinler arası bilgiyi kullanarak teoriyi pratiğe dökerek problem çözebilme yetisi kazandırmayı amaçlar. Öğrenci bunları gerçekleştirirken bilimsel süreç becerilerini kullanır, bilimi gündelik hayatla ilişkilendirir, zamanla karşılaştığı problemleri çözebilecek hale gelir.

ABD`nin kabul ettiği modelinde önemli yere sahip olan STEM merkezlerindeki eğitim içeriğinde proje tabanlı öğrenme, sorgulama tabanlı öğrenme, STEM aktiviteleri, tasarım ve inovasyon aktiviteleri, takım çalışması, yaratıcılık ve yaratıcı drama, robotik, maker, programlama ve STEM ders planı hazırlama atölyeleri yer almaktadır. Bu veriden yola çıkarak aslında sadece STEM (science, technology, engineering, mathematics) için disiplinler arası çalışmalar yapılmadığını, sunulan eğitim ortamının ürünü olarak: Yenilikçi, girişimci, teknolojiyi yakından takip edip kullanabilen hatta teknolojiye yön veren, yaratıcı, teorik bilgiyi gündelik hayatla ilişkilendirip pratiğe dökerek problem çözebilen ve en önemlisi bunları ve kendini ifade edebilecek beceriye ve özgüvene sahip bireyler yetiştirmenin hedeflendiğini görüyoruz. Tüm bunların yanında ABD`nin son dönemde STEAM (science, technology, engineering, art, mathematics)`e yönelik çalışmalar sürdürmesi de yaratıcı dramayı kendi sisteminde sürece sokmasını biraz daha anlamlandırmaktadır. İlk bakışta böyle teknik çalışmaların yapıldığı bir merkezde yaratıcı drama eğitiminin olması şaşırtıcı gelebilir oysa STEM gibi böyle zengin bir eğitim ortamında eğitim sürecinin önemli bileşenlerinden biri de yaratıcı dramadır. Peki yaratıcı drama nedir ve başta STEM olmak üzere herhangi bir eğitim ortamını hazırlarken öğrenciye ne katkı sağlar?

Yaratıcı drama yöntemi ve eğitim ortamına katkısı Yaratıcı drama, kabul edilen en genel tanımıyla kişinin kendi bedenine, duygularına, düşüncelerine ve çevresine karşı bilinçli olmasını, oyun pedagojisi içinde yer alan çalışmaların, duyguların, bilgi ve deneylerin özgürleştiği ortamların sağlanmasını kişinin evrensel, toplumsal, moral, etik ve soyut kavramları anlamlandırabilmesini bir grup çalışması içerisinde yaşayarak öğrenme ve bilgi edinmenin yanı sıra toplumsallaşmanın sağlanmasını da amaçlar. Tanımda da bahsedildiği gibi yaratıcı dramada toplumsallaşma da vardır. Bireylerin öğrenme sürecinde zihinsel olarak aktif olup bilgileri kendi süzgecinden geçirerek öğrenmesi önemlidir. Ancak bireyin içinde yaşadığı, sosyokültürel, politik ..vb koşullar öğrenme sürecini etkiler. Yaratıcı drama bireyi etkileyen tüm koşulları göz önünde bulundurmada, eğitim sürecine sokmada ve bireyin bilgiyi daha kolay içselleştirmesinde çok önemli ve zenginliklerle dolu bir yöntemdir. Ömer Adıgüzel hocamız da yaratıcı dramayı tanımlarken bu durumu vurgular nitelikte, içinde eylem olan bir ya da birden çok insanın birbirleriyle, doğayla ya da başka nesnelerle etkileşerek yaşadıkları içsel ve dışsal devinimler ve onların yaşam durumlarını geniş ölçüde içeren etkinlikler olarak tanımlamaktadır.

Yaratıcı dramaya sürecinde katılımcı olanlar, gerçek dünyadaki bilgi ve deneyimlerini hayali bir dünya yaratmak için kullanabildikleri gibi tam tersini de gerçekleştirebilmekte; tasarladıkları durumları, rolleri tanımlarken olayları ve aralarındaki ilişkileri incelemeyi öğrenmektedirler. Başka bir deyişle katılımcılar gerçek hayattaki bilgileri kullanarak hayal kurabilmekte veya hayalindekileri gerçek hayata dönüştürürken sahip oldukları bilgi ve deneyimleri kullanabilmektedir. Bu süreçte zihin, bilişsel, duyuşsal ve devinişsel alanlarda aktif rol oynamaktadır.



Türkiye`de yaratıcı dramanın yıllar içerisinde kat ettiği yola bakacak olursak: