İlk duyuşta bu iki kelimenin yan yana oluşu sıra dışı gelse de her biri ne anlama gelir, bir araya geldiklerinde geleceğin ihtiyaçlarını düşünerek rehberlik edeceğimiz Z kuşağına ve biz eğitimcilere ne kazandırırlar bir inceleyelim.
2016 yılında gerçekleşen Dünya Ekonomik Forumu`nda (World Economic Forum, WEF) ‘Mesleklerin Geleceği` konulu araştırma yayınlanarak 4. Sanayi devriminin ( Endüstri /Industry 4.0) başladığı belirtilmiştir. 4. Sanayi devriminin konuları nanoteknoloji, genetik, robot teknolojisi, yapay zekâ, 3D yazıcı ve biyoteknoloji olmuştur. Çalışmada aralarında Türkiye`nin de bulunduğu 15 farklı ülkenin ekonomisinin incelendiği araştırmada gelecekte yok olacak ve revaçta olacak mesleklerden bahsedilmiştir. Gelecekte revaçta olması beklenen mesleklerin nesnelerin interneti, büyük veri teknolojisi, mobil internet ile ilişkili olması beklenmektedir. Dolayısıyla içerisinde bulunduğumuz çağ öğrencilerin teknolojiyi çok iyi kullanmasını hatta teknolojiyi geliştirmesini, üretici ve buluşçu olmasını gerektirmektedir. Bir bireyin tüm bu gereklilikleri yerine getirebilmesini sağlamak için STEM eğitimi yaklaşımı gündeme gelmiştir. Dünyada başta ABD, İrlanda, Çin, Hindistan, Brezilya, İngiltere olmak üzere birçok ülke ekonomik gelişmenin sürdürülebilmesi için öğrencilere yönelik STEM eğitimini benimsemiştir. STEM eğitimi; Bilim( Science), Teknoloji (Technology), Mühendislik (Engineering) ve Matematik (Mathematics) kelimelerinin İngilizce olarak baş harflerinin kısaltmaları ile ortaya çıkmıştır. STEM eğitimi ile deneme yanılma, yaparak yaşayarak öğrenme, sorgulama, araştırma ve buluş yapma becerileri gelişir. TÜSİAD`ın da yaptığı açıklamaya göre bu da işgücü piyasasında üretim, ARGE, inovasyon, teknik altyapı ve süreç geliştirme ve nitelikli işgücü açığının kapatılmasına hizmet edecektir. Başka bir deyişle STEM eğitimi, öğrenciye disiplinler arası bilgiyi kullanarak teoriyi pratiğe dökerek problem çözebilme yetisi kazandırmayı amaçlar. Öğrenci bunları gerçekleştirirken bilimsel süreç becerilerini kullanır, bilimi gündelik hayatla ilişkilendirir, zamanla karşılaştığı problemleri çözebilecek hale gelir.
ABD`nin kabul ettiği modelinde önemli yere sahip olan STEM merkezlerindeki eğitim içeriğinde proje tabanlı öğrenme, sorgulama tabanlı öğrenme, STEM aktiviteleri, tasarım ve inovasyon aktiviteleri, takım çalışması, yaratıcılık ve yaratıcı drama, robotik, maker, programlama ve STEM ders planı hazırlama atölyeleri yer almaktadır. Bu veriden yola çıkarak aslında sadece STEM (science, technology, engineering, mathematics) için disiplinler arası çalışmalar yapılmadığını, sunulan eğitim ortamının ürünü olarak: Yenilikçi, girişimci, teknolojiyi yakından takip edip kullanabilen hatta teknolojiye yön veren, yaratıcı, teorik bilgiyi gündelik hayatla ilişkilendirip pratiğe dökerek problem çözebilen ve en önemlisi bunları ve kendini ifade edebilecek beceriye ve özgüvene sahip bireyler yetiştirmenin hedeflendiğini görüyoruz. Tüm bunların yanında ABD`nin son dönemde STEAM (science, technology, engineering, art, mathematics)`e yönelik çalışmalar sürdürmesi de yaratıcı dramayı kendi sisteminde sürece sokmasını biraz daha anlamlandırmaktadır. İlk bakışta böyle teknik çalışmaların yapıldığı bir merkezde yaratıcı drama eğitiminin olması şaşırtıcı gelebilir oysa STEM gibi böyle zengin bir eğitim ortamında eğitim sürecinin önemli bileşenlerinden biri de yaratıcı dramadır. Peki yaratıcı drama nedir ve başta STEM olmak üzere herhangi bir eğitim ortamını hazırlarken öğrenciye ne katkı sağlar?
Yaratıcı drama yöntemi ve eğitim ortamına katkısı
Yaratıcı drama, kabul edilen en genel tanımıyla kişinin kendi bedenine, duygularına, düşüncelerine ve çevresine karşı bilinçli olmasını, oyun pedagojisi içinde yer alan çalışmaların, duyguların, bilgi ve deneylerin özgürleştiği ortamların sağlanmasını kişinin evrensel, toplumsal, moral, etik ve soyut kavramları anlamlandırabilmesini bir grup çalışması içerisinde yaşayarak öğrenme ve bilgi edinmenin yanı sıra toplumsallaşmanın sağlanmasını da amaçlar. Tanımda da bahsedildiği gibi yaratıcı dramada toplumsallaşma da vardır. Bireylerin öğrenme sürecinde zihinsel olarak aktif olup bilgileri kendi süzgecinden geçirerek öğrenmesi önemlidir. Ancak bireyin içinde yaşadığı, sosyokültürel, politik ..vb koşullar öğrenme sürecini etkiler. Yaratıcı drama bireyi etkileyen tüm koşulları göz önünde bulundurmada, eğitim sürecine sokmada ve bireyin bilgiyi daha kolay içselleştirmesinde çok önemli ve zenginliklerle dolu bir yöntemdir. Ömer Adıgüzel hocamız da yaratıcı dramayı tanımlarken bu durumu vurgular nitelikte, içinde eylem olan bir ya da birden çok insanın birbirleriyle, doğayla ya da başka nesnelerle etkileşerek yaşadıkları içsel ve dışsal devinimler ve onların yaşam durumlarını geniş ölçüde içeren etkinlikler olarak tanımlamaktadır.
Yaratıcı dramaya sürecinde katılımcı olanlar, gerçek dünyadaki bilgi ve deneyimlerini hayali bir dünya yaratmak için kullanabildikleri gibi tam tersini de gerçekleştirebilmekte; tasarladıkları durumları, rolleri tanımlarken olayları ve aralarındaki ilişkileri incelemeyi öğrenmektedirler. Başka bir deyişle katılımcılar gerçek hayattaki bilgileri kullanarak hayal kurabilmekte veya hayalindekileri gerçek hayata dönüştürürken sahip oldukları bilgi ve deneyimleri kullanabilmektedir. Bu süreçte zihin, bilişsel, duyuşsal ve devinişsel alanlarda aktif rol oynamaktadır.
Türkiye`de yaratıcı dramanın yıllar içerisinde kat ettiği yola bakacak olursak:
- Uluslararası Eğitimde Dramatizasyon Semineri (1985).
- Çağdaş Drama Derneği`nin (ÇDD) Kurulması (1990).
- YÖK`ün Eğitim Fakültelerinin yeniden yapılandırılması programında okulöncesi ve sınıf öğretmeni yetiştiren bölümlere yaratıcı drama dersini zorunlu ders olarak eklemesi (1997).
- İlköğretim Okullarına Seçmeli Drama Dersi`nin konması (1998).
- Tezsiz Yaratıcı Drama Yüksek Lisans Programı`nın açılması (1999).
- ÇDD`nin Lider Yetiştirme Programı`na başlaması (2000).
- Yaratıcı drama dersinin, Beden Eğitimi, Yabancı Diller, Türkçe ve Sosyal Bilgiler öğretmenliklerine zorunlu ders olarak konulması (2007).
Yaratıcı drama eğitiminin ülkemizde aldığı yol, belirli sayıda yaratıcı drama liderinin varlığını göstermektedir. STEM`in temel çıkış noktalarından biri nasıl disiplinler arası çalışmalar ise sürece yaratıcı drama da girebilir ve gerek eğitim ortamını gerekse öğrenciden aldığımız geribildirimleri iyice zenginleştirebilir. Bunun yanında yaratıcı drama ile sadece bilimsel süreç becerisi yüksek ama kendini ve nitelikli çalışmasını ifade edip pazarlayamayan birey modelinin önüne geçilip iletişim becerisi yüksek, inovasyon yapabilen bireyler yetiştirmeye, sürece sağ beyini de sokmaya yardımcıdır. STEM eğitimi sürecini yapılandırırken sürecin başında öğrencileri gerçek hayattaki problem senaryolarına sokmaya ve güdülendirmeye ihtiyacımız vardır. Bunun yanında öğrencinin süreç sonunda yaptığı çalışma ya da oluşturduğu ürünü sunma ve pazarlamaya ihtiyacı da olacaktır. Bu süreçte çok çeşitli teknikleri olan hatta süreç değerlendirmede de bize yardımcı olabilecek yaratıcı drama yöntemi, STEM eğitiminin zenginleştirilmesinde kullanılabilir.
Yazar Hakkında:
Yasemin EREN
Lisans ve yüksek lisansını Hacettepe Üniversitesi`nde tamamlamış Fen Eğitimi Uzmanı, Yaratıcı Drama Lideri, STEM Koordinatörü. Dünyanın önde gelen birçok bilim merkezlerini gezip görüşmeler yapmış, Türkiye`de çok sayıda bilim merkezi kurulmasında yer almıştır. Beş yıl boyunca özel bir firmada Bilim Merkezleri Projeler Koordinatörü olarak çalışmış, bilim merkezi ürünleri geliştirilmesi, tanıtılması ve çocuklara yönelik tanıtıcı posterlerin hazırlanmasında aktif rol almıştır. Bilim gösteri ekibi kurup, etkinlikler organize etmiştir. Teknolojik aletler ve sensörler kullanarak liseden üniversite seviyesine kadar deney setleri oluşturmada görev almıştır. MEB'le yaptığı ortak proje ve bilimsel çalışmalardan dolayı plaketler almıştır. Şimdi Ankara`da bir özel okulda tüm bu tecrübeleri paylaşıp çocukların gözlerindeki sevinci bizzat görebilmek için öğretmenlik ve STEM koordinatörlüğü yapmaktadır.
yasemin.erdin.eren@gmail.com
Bu yazıda ileri sunulan iddia ve/veya görüşlerin sorumluluğu yazar/yazarlara aittir. Ek olarak yazım ve dil bilgisi kurallarına, etik ve yasal kurallara uygunluğu ile yazının her türlü kapsamı ve görsel içeriği yazarların sorumluluğundadır. Yazıda yer alabilecek hatalardan ve yasal sorumluluktan
bilimiletisimi.com sorumlu değildir. İçeriklere ilişkin itirazlarınızı iletişim bölümünden iletmeniz durumunda derhal içerik incelemeye alınacak ve tarafınıza bilgi verilecektir.
DİKKAT: bilimiletisimi.com sitesinin isim hakları, içeriği, tasarımı, site içindeki tüm haber, yazı, makalelere ait hakları saklıdır. Aksi belirtilmediği sürece site içindeki hiçbir yazı, haber, döküman, sayfa, grafik, tasarım unsuru ve diğer unsurlar izin alınmaksızın kopyalanamaz, başka yere taşınamaz, alıntı yapılamaz, her ne suretle olursa olsun yayınlanamaz ve kullanılamaz. Site içinde yer alan haber, yazı, makalelerin her türlü hakları
bilimiletisimi.com'a aittir. Hakları saklı tutulmuş bu eserler,
bilimiletisimi.com'un yazılı onayı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, alıntı yapılamaz, yayınlanamaz, başka bir yerde kullanılamaz.