| Bilim | Teknoloji | Sağlık | Bilim Dünyası | Eğitim



Oyun konsollarının birkaç yılda bir yeni özelliklere sahip modelleri çıkıyor. Akıllı telefon modelleri neredeyse her yıl güncelleniyor. Daha birkaç yıl öncesine kadar yüksek çözünürlüklü televizyonlara sahip olmak isterken artık üç boyutlu televizyonlara ilgi gösteriyoruz.

“Makineler insanların zekâlarını kullanarak yaptıkları işleri benzer şekilde yerine getirebilir mi?” sorusuyla başlayan yapay zekâ çalışmaları 1950`lerden beri popülerliğini artırarak devam ediyor. Yapay zekâ teknolojileri geçmişte yaşamımızı ve işlerimizi kolaylaştıracak çeşitli programlar ile -mesajlaşma ve veri paylaşma gibi- basit ve sınırlı işlemleri gerçekleştirebiliyordu. Ancak şu an bizimle sohbet edebiliyor, önerilerde bulunabiliyor hatta duygularımızı bile tespit edebiliyor.

Nükleer silah denemeleri yeraltında, atmosferde ve suyun altında gerçekleştirilebilir. İlk nükleer bomba denemesi 16 Temmuz 1945`te patlatılan 20 kilotonluk Trinity isimli atom bombasıydı.

Austin`deki Texas Üniversitesi`nde çalışan araştırmacılar, dünyanın en küçük ve en hızlı...

Kanatların şekli, büyüklüğü ve gövde üzerindeki konumu uçakların özelliklerini (örneğin hız, denge, kaldırma kuvveti, manevra kabiliyeti) belirgin şekilde etkiler. Kanatlar düz, ileriye ya da geriye doğru eğimli ya da üçgen olabilir.

Günümüzde teknolojinin ne kadar hızlı geliştiği konusunda hepimiz hemfikiriz. Teknoloji hayatımızın her noktasında bizi kuşatmış durumda. Durum böyle iken de tabletler, akıllı telefonlar havalarda uçuşuyor. Yani mobiliteden bahsediyoruz  Peki, biz bu mobiliteyi eğitimde kullanacak olursak ne olur? Teknolojinin eğitime olumlu ve olumsuz yansımalarını tartışmayı bir kenara bırakıp fen eğitiminde 3-4 yıldır kullandığım mobil uygulamaların bazılarından bahsedeceğim. Bunun için sahip olmanız gereken bir tablet, projeksiyon cihazı ve tabletinizi projeksiyona bağlayacağınız bir bağlantı kablosu. İyi eğlenceler… 1.Elements 4D Bu uygulama tabletin kamerası üzerinden çalışmaktadır. DAQURI firması tarafından hazırlanmış bir uygulamadır. Adından da anlaşılacağı üzere bazı elementleri daha yakından tanımanıza olanak sağlamaktadır. Uygulama kendi sitesinden indirdiğiniz dosyaların çıktısını alıp hazırladığınız kâğıttan küpler ile çalışmaktadır. Uygulamayı çalıştırıp bu küpleri açılan kameraya tuttun ve tadını çıkarın! Hatta bir ipucu daha: bazı küpleri birleştirdiğinizde bileşikler meydana gelmektedir. Hangi küpler olduğunu bulmak ise size kalmış, iyi eğlenceler…Web sitesi: https://elements4d.daqri.com/ 2.Human Body Bu uygulama insan vücudundaki sistemleri ve bu sistemlere ait yapıları gösteren bir uygulamadır. Uygulamayı yüklediğinizde boşaltım sistemi uygulama içerisinde gelmemektedir. Uygulama içi satın alma ile sonradan eklenmektedir. Sistemleri anlatırken işinize yarayacak bir uygulamadır. 3.My Incredible Body Eğer insan vücudu ile ilgili daha ayrıntılı ve kullanışlı bir uygulama isterseniz My Incredible Body işinize fazlası ile yarayacak bir uygulamadır. Bu uygulama hem insan vücudunu daha gerçekçi bir şekilde göstermekte hem de daha ayrıntılı olarak vücut içerisinde gezinti yapmanıza olanak sağlamaktadır. Uygulama ücretli olsa da verdiğiniz paraya fazlası ile değecek bir uygulamadır. Uygulama ortaokul öğrencileri için hazırlanmıştır. 4.Meet Science: magnetism and electricity Bu uygulama mıknatısları, elektrik enerjisinin akışını ve elektromanyetizmayı anlatmaktadır. Dili İngilizce olsa da anlatımı destekleyici animayonlar ile konuyu çok eğlenceli ve anlaşılır kılmaktadır. Uygulamada konu anlatımı dışında mini quizler, oyunlar ve deney videoları da yer almaktadır. Meet Science uygulamaları ücretli uygulamalardır fakat işinize çok yarayacaktır. Biraz İngilizce biliyorsanız uygulamanın diğer konularını da satın almanızı öneririm. 5.Animal 4D Bu uygulama da diğer 4D uygulamaları gibi kendi sitesinden indirilen dokümanlar kullanılarak çalışmaktadır. Octagon Studio tarafından hazırlanmış bir uygulamadır. Öğrencilerin karşılarında belki de gerçekte hiç görmediği hayvanları gördüklerinde ne kadar heyecanlandıklarına şahit olacaksınız! Web sitesi: https://www.octagonstudio.com/4d/ 6.AstroAppBu uygulama iki kısımdan oluşmaktadır. İlk kısımda NASA`nın birçok astronotu ve 1981`den 2011`e kadarki bütün uçuş görevleri hakkında kısaca bilgi sahibi olabiliyorsunuz. İkinci kısımda ise öğrencilerinizin astronot kıyafeti içerisinde fotoğraflarını çekebiliyorsunuz. Özellikle 4. ve 5. sınıf öğrencilerinin çok hoşuna gidiyor denemenizi tavsiye ederim.7.Stellarium Mobile Sky Map Bu uygulama ile konum ayarlarınızı açık tuttuğunuzda bulunduğunuz konumu algılayarak o an üzerinizdeki gökyüzünde bulunan bütün gök cisimlerinin yerlerini görebilirsiniz. Ayrıca tarihi ve saati ileri veya geri hareket ettirerek gök cisimlerinin geçmiş veya gelecekteki konumları hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Örneğin akşam Ay`ın saat kaçta batacağını veya Jüpiter`in hangi takımyıldızı üzerinde olacağını istediğiniz zaman öğrenebilirsiniz. Bu uygulamanın bilgisayara kurulan programı da bulunmaktadır. Bunu Stellarium`un kendi sitesinden ücretsiz indirebilirsiniz. Web sitesi: https://www.stellarium.org/ 8.Solar WalkBu uygulama ile güneş sisteminde istediğiniz gezegen ve uydulara yolculuk yapabilir ve bunlar hakkında ayrıntılı bilgiye ulaşabilirsiniz.  9.Explain Everything Bu uygulama ile ders anlatım videoları oluşturabilir ve internet ortamında paylaşarak hem meslektaşlarınıza hem de öğrencilerinize yardımcı olabilirsiniz. Uygulamayı çalıştırdığınızda karşınıza gelen sayfaya çizimler yaparak, resim, video veya kendi sesinizi ekleyerek ders anlatım videonuzu oluşturabilirsiniz. 10.Kibo 360 Bu uygulama Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) üzerinde bulunan Japon Uzay Ajansına ait deney modülü içerisinde 360 derecelik gezinti yapma imkânı sunuyor. Tabi öncelikle öğrencilerimize ISS`den kısaca bahsetmemiz gerekecek sonrasında verin eline tableti tadını çıkarsın.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) Sloan Yönetim Bilimleri Fakültesi`nden sekiz öğrenci, bakımevlerinde hayatlarını sürdüren yaşlıların dışarıdaki dünyayı görsel olarak keşfetmelerine imkân sağlayan bir sanal gerçeklik uygulaması geliştirdi.

Tasarla ve Yap köşesinin bu etkinliğinde maliyeti uygun atık malzemelerden yararlanarak, serinlemek için evde, ofiste, seyahatte, kampta, kısacası ihtiyaç duyduğumuz her yerde kullanabileceğimiz bir mini fan düzeneği tasarlayacağız.

İnsanlar, evreni keşfetme hayallerini hayata geçirmeye başladıklarından beri, Dünya`nın dışında da izler bırakıyor.

Sadece rakamlardan oluşan 20 basamaklı bir şifreyi bir bilgisayara bütün ihtimalleri deneterek kırmak mümkün mü? Çankaya Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nden Dr. Emre Sermutlu soyut matematiksel kavramları günlük hayattan örneklerle anlatıyor.

Formula E sadece elektrikli araçların yarıştığı, yeni bir motor sporları dalı. 2014 yılında başlayan yarışların bu sene üçüncü sezonu düzenleniyor.

Riverside`daki Kaliforniya Üniversitesi`nde çalışan bir grup araştırmacı navigasyon sistemleri için yeni bir teknoloji geliştirdi. GPS yerine çevredeki radyo, televizyon ve Wi-Fi sinyallerinin kullanıldığı teknolojinin gelecekte sürücüsüz arabalarda ve insansız hava araçlarında kullanılması planlanıyor.

Stres yayı sarmal yay şeklinde bir oyuncak. Merdiven basamaklarından inmesi en dikkat çekici “numaralarından”.

Bu yıl 12.`si düzenlenen alternatif enerjili araç yarışları 1-7 Ağustos 2016 tarihleri arasında İzmit Körfez Yarış Pisti`nde gerçekleştirildi.

Yanma, sonucunda büyük miktarda ısı açığa çıkan kimyasal bir tepkime türüdür. Yakıt, oksijen ve ısı yanma tepkimesinin devam etmesini sağlayan üç bileşendir. Bir yangını söndürmek için bu bileşenlerden en az birinin ortamdan uzaklaştırılması gerekir.

Airlander 10 adı verilen dünyanın en büyük uçağı, 90 metre boyu ve 44 metre genişliğiyle neredeyse bir futbol sahası büyüklüğünde.

Son dönemin en popüler oyunu Pokemon GO güncellemesi yayınlandı ve oyunu oynamaya devam edebilmek için güncelleme yapılması zorunlu hale getirildi. Ancak Google Playde yer alan Pokemon GO sürümü tüm telefonlar ile uyumlu olmadığı için bazı oyuncuların oyunu alternatif kaynaklardan indirmesi zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Siz de Google Playden güncelleme alamıyorsanız aşağıdaki bağlantıyı kullanarak Pokemon GO oyununuzu Pokémon GO 0.33.0 sürümüne güncelleyebilirsiniz. Pokemon GO Güncel sürümü indirmek için tıklayınız

Tesla, Toyota, Mercedes, Volvo gibi birçok otomobil firması sürücüsüz araçlar üzerine çalışmaya başladı. Sürücüsüz araç konusunda umut vadeden ilerlemeler olsa da henüz alınacak çok yol var. Bu alanda sürpriz bir çalışma ABD`deki Georgia Teknoloji Enstitüsü`nden geldi. Üniversite öğrencileri kendi kendine “ralli” yapabilen bir oyuncak araba geliştirdi. 1/5 ölçeğinde olan ve saatte 105 km hıza çıkabilen elektrikli model araç, üzerine kurulan sistem sayesinde anlık aldığı kararlarla sürüşü gerçekleştiriyor.

Günlük yaşamımızın vazgeçilmez öğelerinden biri olarak yaşamımıza giren bilişim teknolojilerinin bilgiye daha hızlı ulaşmak, bireyler arasındaki iletişimi hızlı ve kolaylıkla gerçekleştirmek için sağladığı olanaklar, denetimsiz ve bilinçsiz kullanıma yol açarak sanal ya da siber zorbalık (Cyberbullying) olarak tanımlanan suç türünü ortaya çıkardı.Türkiye`de çok sık konu edilmese de çoğu ülkede hem basın hem de sosyal kurumlar internette çocuk istismarının engellenmesi üzerinde sıkı çalışmalar yapıyorlar. Siber zorbalığa uğrayan çocuğumuz da olabilir, kardeşimiz de, arkadaşımızın çocuğu ya da komşumuzun ufaklığı da. Sosyal ağlarla hepimiz artık birbirimize ve başkalarına sıkı sıkıya bağlıyız.Siber zorbalık, kişinin izni olmadan özel bilgi, fotoğraf ve videolarının yayınlanması, elektronik ortamdaki bilgilerin kopyalanması, internet ve cep telefonu ile hakaret ve tehdit mesajları gönderilmesi gibi çeşitli saldırıları içermektedir. En yaygın şekilde yazılı telefon mesajı, resim, fotoğraf veya video görüntüleri, telefon aramaları, elektronik postalar, sohbet odaları, anında mesajlaşma ve web sitelerinin kullanılması aracılığıyla gerçekleşiyor.Siber zorbalığın nedenleri Bir kişinin bu suçu işlemesi için çeşitli nedenler olabilir, örneğin, kullanıcı adlarının arkasına gizlenilerek, sorumluluktan kaçınıldığının sanılması; kişinin, kendi davranışlarının sonuçlarını görememesi ve kestirememesi; kimliği bilinmeyenin, daha gizemli ve güçlü olduğunun sanılması; kendisinin de daha önce siber zorbalığa maruz kalmış olması; kişinin, yakalanmayacağını düşünmesi, bu yolla kendisine kötü davrananlardan intikam alabileceğini sanması ya da özgüven yetersizliği, düşük benlik algısı, yüksek sosyal kaygı, yetersiz ya da zorunlu ana baba çocuk ilişkisi yaşıyor olmasıdır.Bu durumla karşılaşan ebeveynler neler yapabilir?Siber zorbalıkla baş edebilmenin en iyi yolu, oluşumunun önlenmesidir. Çocuklarının bilişim ve iletişim teknolojilerini kullanmalarından birinci derecede sorumlu olan ebeveynlerin, bazı önleyici tedbirler almaları, kararlı ve tutarlı olmaları sorunun önlenebilmesinde çok önemlidir.Teknolojik Araç Satın Alırken Dikkatli Olmak:  Sınırsız olanaklar sağlayan bir teknolojik araç, gelişimi olumsuz etkileyebileceği gibi amaç dışı kullanıma da neden olabilir. Ebeveynler, teknolojik araç gereçleri satın alırlarken çocuklarının gelişim düzeylerine ve amaçlarına uygun araçları tercih etmelidirler.Teknolojik Araçların Kullanımı ile ilgili Kural ve Sınırları Oluşturmak:Ebeveynler, teknolojik araçların kullanımı ile ilgili sorumluluk alarak cep telefonu ve internet kullanımı konusundaki kural ve sınırları çocukları ile beraber açık ve net bir biçimde oluşturmalıdırlar. Okul ve aile arasındaki tutum birliği bu kuralların yaşama geçirilebilmesinde önemlidir.  Güvenli Teknoloji Kullanımı Konusunda Hassas ve Özenli Olmak:Ebeveynler, güvenli teknoloji kullanımı konusunda çocuklarını bilgilendirmeleri çocuğu ve aileyi koruma açısından önemlidir.Çocuğun, kendisinin, ana babasının hatta tüm yakınlarının kişisel bilgilerini (T.C. kimlik numarası, adres, telefon, kredi kartı numarası ve şifresi vb. gibi), belge, fotoğraf ve videolarını sanal ortamda paylaşmadığından emin olunmalıdır. Çocuğa, sanal ortamda tanıştığı kişilerin, aslında belirttikleri gerçek kişiler olmayabileceklerini ve internette gördükleri her şeyin doğru olmayabileceği hatırlatılmalıdır.Sosyal paylaşım sitelerindeki hesaplarına tanımadıkları kişileri eklememeleri ve uygunsuz davranışlarda bulunan kişileri engellemeleri söylenmelidir.Sanal zorbalık içeren yazıların, e-postaların, resim ve videoların kanıt olabileceği için saklanmasının önemi anlatılmalıdır.Siber zorbalığa uğrayan çocuğa, kesinlikle misilleme yapmaması hatırlatılmalıdır.Çocuğa, şüphelendiği bir durum olduğunda, siber zorbalığa maruz kaldığında ya da siber zorbalığın kendisi dışında birisine yapıldığını öğrendiğinde ailesine anlatabileceği söylenmelidir.Sanal ortamda da olsa siber zorbalığın Türk Ceza Kanununca bir suç olduğu hatırlatılmalıdır.  Siber Zorbalık Durumunda Çocuğunun Yanında Olmak:  Ebeveynler, öncelikle, çocuklarının siber zorba ile aynı mekanlarda olup olmadığından emin olmalıdırlar. Çocukların internet kullandıktan sonra yaşadığı duygular ve çocuklarının arkadaş ilişkileri ile ilgili farkındalığa sahip olmak önemlidir.Ebeveynler, çocuklarında meydana gelen değişimleri fark etmeye çalışmalıdırlar. Çocuklar ve gençler bu konuları paylaşmada isteksiz olabilirler. Bazen de internet yazışmalarını ya da cep telefonu konuşmalarını gizlemeye çalışabilirler. Bu tür davranışlar ana babalar için birer ip ucu olmalıdır.Çocuk ya da genç; kurban, siber zorba ya da sessiz izleyici olarak, siber zorbalığın içerisinde yer alıyorsa bu durumdan en az zararla kurtulabilmesi için ana babasının ve yakın çevresinin desteği ve ilgisi gerekmektedir. Okul İle İletişim ve İşbirliği İçinde Olmak: Ebeveynlerin, okulun bilişim ve iletişim teknolojilerinin kullanımı konusunda belirlediği kural ve yaptırımları öğrenerek okulla aynı düşüncede olduklarını çocuklarına hissettirmeleri önleyici tedbirlerin en önemlilerinden birisidir.Siber zorbalıkla ilgili çocuğun okul arkadaşlarının adı geçiyorsa mutlaka okul haberdar edilmelidir. Böylece okul da gerekli tedbirleri kendi içinde alabilir. Eğer siber zorbalık çok ciddi ise ve suç içeriyorsa, polisle irtibata geçilmelidir.  Bilişim ve İletişim Teknolojilerini Kullanırken Model Olmak:  Ebeveynler teknolojik araçları kullanırken, çocukları için önemli bir model olduklarını unutmamalıdırlar.Sosyal medyaya çocukları fotoğraflarıyla dahil etmeyi düşünürken dikkatli davranmalıyız.Çocuklarımızın fotoğraflarını akıllarımıza hiçbir tehlike getirmeden sosyal medyaya yükleyebiliyoruz.  Çocuğumuzla ya da yakınlarımızın çocuklarıyla gurur duymak ve bunu onlarla paylaşmak gayet normal ve anlaşılabilir bir durum. Ancak bunu sosyal medya hesapları üzerinden yapmak savunmasız ufaklığı her türlü tehlikeye açık hale getirebilir.Şunu asla unutmamak gerekli, internete hele ki sosyal medya üzerinden girilmiş bir bilgi artık asla gizli ya da güvenli olamıyor. Güvenliğe milyonlarca dolar yatıran bankalar dahi gizliliği kontrol edemezken, Facebook üzerinde tıkladığımız iki gizlilik ayarıyla bunu sağlamış olmamızın imkanı ihtimali yok.Bize şirin ve tatlı gelen fotoğraflar farklı yaş gruplarında tehdit ve aşağılama malzemesi olarak algılanabilir.Kendi yaş grubu tarafından özel fotoğraflarıyla tehdit edilmek, çocuk için utanç verici bir duruma dönüşeceğinden böyle bir olayla karşı karşıya kaldığında çevresinden de yardım isteyemeyecektir.Muhtemelen o acı çekerken bizlerin en azından bir süre durumdan haberimiz dahi olmayacaktır.

Günde kaç saat bilgisayar ya da tablet başında zaman geçiriyorsunuz? En son ne zaman merdiven çıkıp, indiniz? Ne zaman spor yaptınız? Peki ya sağlığınız!  Yukarıdaki sorulara verdiğiniz yanıtlar sağlığımız konusunda bize ipuçları verecektir. Teknolojinin günlük yaşamımıza hızla girmesi, teknolojinin herkes için ulaşılabilir olması yaşam biçimimizi, iletişim yollarımızı ve hatta arkadaş ilişkilerimizi değiştirmiş, bizleri oldukça tembelleştirmiştir. Hareketsizlik ise kilo almamıza neden olmuştur. Özellikle, uzun süreli bilgisayar, tablet ya da telefon kullanmak pek çok açıdan sağlığımız için oldukça zararlı. Yapılan araştırmalar Türkiye`deki internet kullanıcıları gün içerisinde ortalama; 4 saat 14 dakikayı internette, 2 saat 35 dakikayı mobil internette ve 2 saat 32 dakikayı ise sosyal medyada geçirdiğini gösteriyor. Kullanıcıların televizyon başında geçirdiği süre ise günde ortalama 2 saat 18 dakika (Kaynak: We are social).Hepimiz bilgisayar başında uzun saatler geçiriyoruz. Peki, bu araçları kullanırken bilek, sırt, boyun, göz sağlığımıza dikkat ediyor muyuz? Kaçımız dik oturarak, masa başında ya da dik oturarak koltukta çalışıyoruz? Günde ortalama kaç saat harcıyoruz teknoloji kullanımı için? Bu soruları çoğaltabiliriz aslında. Bu soruların yanıtını verirken; “ben dik oturamam ki”, “uzun süre koltuk ya da sandalyede oturama ki”, “ben bu şekilde çalışmaya alışmışım” ya da uzanarak çalışmak benim için çok rahat” gibi yanıtlar verdiğinizi duyuyorum. Eğilerek, bükülerek, kamburumuzu çıkartarak çalışıyoruz çoğumuz, bu biçim daha kolayımıza geliyor. Oysa, bu koşullarda uzun süre çalışmak sağlığımızı olumsuz etkiler. Söz konusu teknolojilerle günde 2 saatten fazla vakit geçirdiğimiz zaman göz rahatsızlıkları, el ve bilek ağrıları, bel, sırt ve boyun rahatsızlıkları, baş ağrıları gibi sorunlarla karşılaşıyoruz, vücut duruşumuz bozuluyor. Çalışırken ya da oyun oynarken, vücudumuzu rahat bir pozisyonda tutmak önemlidir. Vücut duruşumuz yanlış ise hem verimimiz düşer, yoruluruz hem de bel, sırt ve boyun ağrılarıyla karşılaşırız. Sağlık sorunları yaşamamak için uygun çalışma koşulları hazırlamalıyız. Buna kısaca “ergonomi” denir. Ergonomi, fiziksel çevre birimlerini kendimize göre ayarlama süreci olarak tanımlanır.  Bilgisayar ergonomisi ise, bilgisayar ile çalışacağımız yerin ve araç gereçlerin en uygun şekilde düzenlenerek görme bozukluğu, boyun, bel ve sırt ağrısı gibi sağlık sorunları yaşamayız. Bilgisayarı, tabletleri kullanırken ortamı kendimize göre ayarlamalıyız. Örneğin, ayarlanabilir sandalye kullanmalıyız, sandalyeye oturduğumuz zaman dik oturmalı, gözlerimizin ekrana olan uzaklığını (50 – 70 cm) ayarlamalıyız. Oturulan masa çok yüksek olmamalı, omuzlarımız yüksekte kalmamalıdır. Uzun süre hareketsiz kalmamalı, belirli aralıklarla kalkıp hareket etmeliyiz.  Ancak, artık çoğumuz masaüstü bilgisayar yerine diz üstü bilgisayar ya da tablet kullanmaya başladık. Diz üstü bilgisayar kullanırken vücudumuzu, bilgisayara uyacak şekilde eğip bükerek, bel kemiğimize binen yükü artırıyoruz. Diz üstü bilgisayar ya da tabletleri uzun süreli kullanmamalı (en fazla 2 saat kullanmalıyız), ara vererek vücudumuzu dinlendirmeliyiz.  Unutmamalıyız ki, kötü çalışma koşullarında bilgisayar ya da tablet kullanma alışkanlığımız uzun süreli ve kalıcı sağlık sorunları yaşamamıza neden olacaktır. Bilgisayar, tablet ya da telefon başında geçirdiğimiz zamanı azaltarak, açık havaya çıkıp yürümek, bisiklete binmek hem daha sağlıklı olmamızı sağlayacak, hem de çalışmalarımızı daha verimli kılacaktır.

Bu yılın en önemli keşfi kütle çekim dalgaları olarak bilinen ve uzay-zaman dokusunda meydana gelen dalgalanmaların deneysel olarak gözlemlenmesiydi. Geçtiğimiz aylarda devasa LIGO (Laser Interferometer Gravitational-Wave Observatory) detektöründe çalışan fizikçiler ikinci kez buna benzer sinyalleri kaydettiler. 15 Haziranda California San Diego`da Amerikan Astronomi Topluluğu toplantısında, LIGO takımı bu ikinci keşfi açıkladı. Bir kez daha iki karadeliğin çarpışarak birleşmesi sonucu geriye bıraktıkları ultra yoğun kütle çekim dalgaları uzaya yayılmıştı. Bu yeni gözlem ise ince bir ayardan sonra LIGO`nun senede yüzlerce buna benzer olayı tespit edebileceğini öngörüyor. Bin kişilik LIGO ekibinin başı, Louisiana State Üniversitesi`nden fizikçi Gabriela González, yapılan keşfin beklenen doğrulama olduğunu kaydediyor ve ekliyor “İkna olmak için bir tanesine daha ihtiyaç vardır ve bu oydu.” LIGO üyesi olmayan bilim insanı, Maryland Üniversitesi`nden astrofizikçi Cole Miller, yeni keşfin evrene bakışımız noktasında yeni bir pencere olduğunu söylüyor. Ayrıca LIGO sayesinde, astrofizikçilerin oluşturduğu dev kütleli karadelik kataloğunun hacminin de oldukça hızlı artacağını belirtiyor.Yeni bulgu Livingston, Louisiana ve Hanford, Washington`ındaki LIGO detektörlerine saat 3:38.53`te 26 Aralık 2015`te ulaştı. İlk seferde olduğu gibi, cihazlar, Einstein`ın genel görelilik kuramının öngördüğü şekilde, yüksek kütleli cisimlerin hızlı hareketlerinden ötürü uzay-zamanın uzayıp kısalarak titreşim yaptığını belirledi. Yapılan modellemelere göre bu sinyalin kaynağı, 1.4 milyar ışık yılı ötedeki iki karadeliğin birbirleri etrafında yaptıkları spiral hareketiydi. (LIGO araştırmacıları daha zayıf bir sinyali 12 Ekim 2015`te gözlemlemişlerdi; dolayısıyla bu sinyal üçüncü karadelik birleşmesi olabilir.)LIGO ilk bulgusunu Eylül 2015`te dünyayla paylaşmıştı. Bu sinyalin kaynağını kütlesi Güneş`in kütlesinin 36 ve 29 katı büyüklüğünde olan iki karadelikten yayılan dalgalar oluşturuyordu. Sinyalin detektörde kaldığı süre 0.2 saniyeydi ve karadeliklerin çarpışmalarından önceki son 10 turlarına ilişkin bilgiyi sunuyordu. Aralık 2015`te daha küçük iki karadeliğin çarpışması gözlemlendi ve Physical Review Letters`da yayınlandı.Üzerinden zaman geçmesine karşın ilk gözlem hala bir bilmeceyi barındırıyor. Alışılageldik dev karadeliklerin kütlelerine kıyasla iki kat büyük olan bu karadelikler nasıl oluştu? Bu sorunun cevabı astrofizikçiler için bir muamma.  Wisconsin Üniversitesi`nden astrofizikçi Sebastian Heinz ilk seferinde bulunan karadeliklerin bu anlamda sıra dışı olduğunu söylüyor.Yeni bulgular azımsanmayacak biçimde yeni kavrayışlar sunuyor. Örneğin, fizikçiler karadeliklerden birinin spin hızının genel görelilik kuramının izin verdiği limitin %20`si civarında olduğunu belirlediler. Bu tip yeni olayların birinci gözleme göre Einstein`ın kuramı için daha zorlu testler ortaya koyduğunu söylüyor González. (Einstein`ın kuramı testten zaferle ayrıldı.)LIGO tarafından güney gökyüzünde tespit edilen kütle çekim dalgaları. Mor ve sarı çizgiler muhtemel signal kaynağını bölgelerini tanımlıyor. En önemlisi, ikinci gözlem ileride LIGO`nun çok büyük sayıda karadelik birleşmesi olayını tespit edebileceğini gösteriyor. 2010`dan 2015 yılına kadar yeniden inşa edilen LIGO, hala tasarım hassasiyetine erişememiş durumda. Bu gerçekleştirilebilirse günde bir karadelik birleşmesi olayını gözlemlemenin mümkün olacağı LIGO ekibinin üyesi Cardiff Üniversitesi`nden Stephen Fairhurst tarafından tahmin ediliyor. Sonuçlar kullanılarak ikili karadelik sistemlerinin nasıl oluştuklarıyla ilgili de bilgi elde edilebilecek. Bu sayede gizemli karadelik ikililerinin evrimi ortaya konabilecek: Şöyle ki, başlangıçta iki yıldızın karadeliğe dönüşerek mi yoksa bağımsız iki karadeliğin mi zaman içinde birbilerine yaklaşarak bu sistemi oluşturduğu anlaşılmış olacak.  Tasarım hassasiyetine (mevcut durumdan 2.5 kat daha hassas) ulaşmak günümüz için aşılması zor bir engel. Bunun nedeni aygıtlarda düşük frekanslarda ortaya çıkan gizemli bir gürültü. LIGO`nun yöneticilerinden California Institute of Technology`de görevli David Reitze bu durumun aşılabileceğinden ve 2019 yılında tasarım hassasiyetine erişilebileceğinden umutlu: “Tam olarak bu noktaya varacağımızı rahatlıkla söyleyemeyeceğim, fakat yapamayacağımızı da söyleyemem.”Fizikçiler LIGO`nun diğer kozmik çarpışma senaryolarını da gözlemlenebileceğini umuyorlar. Örneğin, güneşin kütlesinin yaklaşık 1.5 ila 3 katı olan nötron yıldızlarının çarpışmaları, nötron yıldızlarının gizemli doğasına ilişin fikirler verebilir. LIGO`daki fizikçiler bu tip sinyaller için verilerini bir araya topluyorlar, ancak LIGO detektörlerinin mevcut hassasiyetleriyle biraz daha zaman ihtiyaç olduğunu söylüyor González. LIGO`nun bir sonraki büyük hamlesi 2017 yılında gelecek. Detektörler ayarlamaları tamamlanınca yeniden ölçüm almaya başlayacaklar ve sonbaharda ikinci kez veri elde edecekler. Ayrıca Pisa`daki yenilenmiş VIRGO detektörüyle beraber çalışma durumu da söz konusu olabilir. Heinz, LIGO`nun sürprizlere gebe bir detektör olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Hiç beklenmedik şeylerin bulunma olasılığı her zaman var.” Kaynak: Adrian Cho, Science Magazine

Programlanmış görevleri yerine getirebilen robotlar, mutfakta soğan doğramak için kullanılandan uzaya gönderilenlere kadar çok çeşitlilikte... Robotların kimi sadece bir makineye benzerken kimi insansı bir görünüme bile sahip olabiliyor.

Toyota tarafından düzenlenen Uluslararası Hayalimdeki Araba Resim Yarışması`nın 8-11 yaş kategorisinde Samsun`dan Çağın Akay Yazıcı finale kaldı. Dünya`nın 81 ülkesinden 850 binden fazla resmin katıldığı, Toyota Hayalimdeki Araba Resim yarışmasında gururumuz olan Çağın Akay Yazıcı, 22-26 Ağustos tarihleri arasında Japonya`da gerçekleştirilecek finalde büyük ödülü almak için yarışacak. Çağın Akay Yazıcı`ya 1 Temmuz tarihinden itibaren sizlerde aşağıdaki linkten oy verebilirsiniz.  https://www.toyota-dreamcarart.com/top/

NASA tarafından geliştirilen ve elektrik enerjisiyle çalışan motorlara sahip uçak teknolojisi sayesinde uçaklar daha sessiz, daha çevreci ve daha verimli hale gelebilir. NASA`nın havacılık teknolojilerinde verimliliğin artırılması amacıyla hazırladığı 10 yıllık projenin parçalarından biri de elektrikli uçaklar.

Günümüzde ticaret kavramı ülkelerin sınırlarını aşmış durumda. E-ticaretin yaygınlaşması ile birlikte uluslararası ticaret sadece büyük şirketlerin ürünlerini diğer ülkelere ulaştırma yöntemi olmaktan çıktı.

Cambridge Üniversitesi`nde çalışan araştırmacılar büyüklüğü sadece birkaç nanometre olan bir motor geliştirdi.

Askerlere yardım eden, duvarlara tırmanan, yüksek yerlerden atlayabilen robotlar tasarlayan, Google`ın da sahibi olduğuBoston Dynamics şirketi geçtiğimiz günlerde ev işlerine yardım eden yeni mini robotunu tanıttı. Robot, yaklaşık 29 kg ağırlığındaki. Kullanımına bağlı olarak tek kez şarj ederek 90 dakika kullanılabilen robot, koşuyor, merdivenleri çıkıyor ve ev işlerine yardım ediyor. Üzerinde kameralar ve çeşitli sensörler bulunuyor. Bu sensörler yön bulmasına ve bazı görevleri kendiliğinden yapmasına izin veriyor ancak, çoğunlukla insanların kontrolüne ihtiyaç duyuyor.Önceleri askeri amaçlar için bazı görüntüleri yayınlanan katır şeklindeki robotlara nazaran daha küçük ebatlara sahip olduğu görülen SpotMini ev işlerine yardım etmeyi ya da çeşitli felaketlerde etkin rol oynaması hedefleniyor. Hazırlanan 2 dakikalık videoda robot bulaşıkları bulaşık makinesine koyuyor, çöpleri atıyor, ve içecek getiriyor. Muz parçasına basıp düştüğü görüntülerde el şeklinde kullanabildiği robot kolu ile tekrar kalkabiliyor. Bazılarına ürkütücü gelmesine rağmen ileri günlerde robot teknolojilerinin gündemi meşgul etmesi bekleniyor.Video: https://www.youtube.com/watch?v=tf7IEVTDjngKaynak: The Telegraph 

“İnternetteki diğer tüm bilgiler gibi, internette paylaştığımız her bilgi de internette sürekli kalabilir. İnternet herkese açıktır ve dünyadaki herkes bu bilgileri takip edebilir. Paylaştığımız her şey bir gün karşımıza yeniden çıkabilir. İnternette bizimle ilgili her şey iz bırakır.” Buna dijital ayak izi diyoruz. Dijital ayak izimizin daha sonra bizi üzmemesi ya da istenmeyen durumlarla karşılaşmamak için internette bilgi paylaşırken çok dikkat etmeli aşağıdaki soruları kendimize yöneltmeliyiz.İnternette kendimiz ile ilgili hangi bilgileri paylaşıyorsunuz?Bizimle ilgili internette arkadaşlarımız hangi bilgilere ulaşabilirler? (Adres, e-posta, telefon, okul ismi, hobilerim, en yakın arkadaşlarım, boş zamanlarında neler yaptıklarım gibi).Ailemle ilgili paylaştığım bilgi ya da fotoğraf var mı? Dijital Ayak İzi Nedir?Klavyeden, fareden ya da ekrandan, tuşlayarak, tıklayarak ya da dokunarak elektronik ortama aktardığımız bizimle ilgili her türlü iz. İnternette bizlerin nerede olduğunu takip eden bir pasaport gibidir. Ne aldığımızı, neyi araştırdığımızı, hangi reklamları gördüğümüzün kaydedilmesidir. Facebook, Twitter vb. hesaplarımızda paylaştıklarımız, bloglarımız, bizimle ilgili çıkmış her türlü haber, yazılmış her yazı internette uzun zaman saklanır, ve olmadık yerde karşınıza çıkarak bizi şaşırtabilir. İnternette paylaştıklarımız güvenliğimiz için riskleri de beraberinde getirir. İnternet üzerinde ne kadar az iz bırakırsak bizim için o kadar iyi olur. Özel bilgilerimizi paylaşırken, elektronik posta alıp verirken ya da sosyal medya paylaşımlarında bulunurken çok dikkatli davranmalı, kendimize zarar verecek davranışlardan uzak durmalıyız. Bu nedenle, ileriki yaşamımıza, iş bulmamıza zarar verecek paylaşımlardan kaçınmalı, başka bir deyişle itibarımızı korumak için daha dikkatli olmalıyız.Paylaştığımız resim ya da videoları, yazdığımız yorumları paylaşmadan önce bir kez daha düşünmeli, ilerde karşımıza çıkarsa rahatsız olup olmayacağımıza karar vermeliyiz.Yaptığımız yorumları göndermeden önce bir kez daha okumalı, yazılış biçimine ve üslubumuza dikkat etmeliyiz.

Yakıt hücresi kullanılan araçlar da elektrikli araçlar da kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürerek çalışır. Yakıt hücreli araçlarda hidrojen ve oksijenin kimyasal tepkimesi sonucu enerji elde edilir.

Lityum-iyon bataryalar başta telefon, bilgisayar ve elektrikli otomobiller olmak üzere pek çok cihazda kullanılıyor. Amerika Birleşik Devletleri`nde bulunan Oak Ridge Ulusal Laboratuvarı araştırmacıları, atık lastiklerden elde ettikleri “karbon siyahı” isimli bir maddeyi, mikro yapısal özelliklerini değiştirerek, lityum-iyon pillerde anot olarak kullandı.

Asırlar boyunca postacı olarak insanlığa hizmet eden güvercinler, telgrafın icadıyla birlikte emekliye ayrılmıştı. Ancak güvercinler küçük bir görevle tekrar işbaşı yaptılar. Bu defa görevleri hava kirliliğini ölçmek. İngiltereli girişimciler güvercinlere taktıkları minik sırt çantalarına hava kirliliğini ölçen sensörlere sahip elektronik bir devre yerleştirdi. Özellikle hava kirliliğinin yoğun olduğu saatlerde Londra üzerinde uçan güvercinler ozonun, nitrojen dioksitin ve çeşitli zehirli kimyasal maddelerin oranını ölçüyorlar.

Microsoft tarafından geliştirilen HoloLens`in kullanımına yönelik farklı uygulamalara bir yenisi daha eklendi. Holoportasyon adı verilen teknoloji sayesinde, HoloLens gözlük ile başka bir mekândaki arkadaşınızla aynı odadaymışçasına görüşebiliyorsunuz. Karşıdaki kişinin hologramını oluşturan ve kişiyi adeta yanınıza ışınlayan sistem görüntülü konuşmayı bir aşama ileri taşıyor.

“Günlerden bir gün bilgisayar bir roman yazdı. Artık kendi mutluluğunun peşine düşen bilgisayar, insanlara hizmet etmeyi bıraktı.” Bu cümleler insanlarla yapay zekânın ortaklaşa yazdığı romandan alıntı. Konpyuta ga shosetsu wo kaku hi (Bir Bilgisayarın Roman Yazdığı Gün) adındaki Japonca roman, Japonya`daki bir edebiyat ödülü yarışmasında ön elemeyi geçmeyi başardı. Kitap, her ne kadar büyük ödülü alamasa da tümüyle yapay zekâ tarafından yazılan romanları okuyacağımız günlerin çok da uzak olmadığını söyleyebiliriz.

Dev robot güreşlerine hazır mısınız? Çok yakın bir zamanda dev robotların dünya güreş şampiyonasını izliyor olabiliriz. ABD`li girişimciler tarafından geliştirilen MegaBot adlı dev güreşçi robot kendisine rakip arıyor. Girişimcilerin projelerine maddi destek aradığı Kickstarter isimli finansman platformunda fonlanan ve ardından çeşitli etkinliklerde boy göstererek kendisine sponsorlar edinen MegaBot artık uluslararası arenaya çıkmak istiyor. Sorun şu ki, henüz dişine göre bir rakip yok. Dişli bir rakip bulmak için tüm dünyaya meydan okuyan girişimcilerin çağrısına Japonya`dan karşılık geldi.

Terahertz frekanslarında çalışabilecek elektronik cihazlar için gerekli bileşenlerin geliştirilmesi üzerine araştırmalar yapan Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü`nden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ünlü ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Rice Üniversitesi`nden bilim insanları Tesla bobini kullanarak karbon nanotüp parçacıklarını uzaktan hareket ettirmeyi ve oluşturdukları devre ile LED aydınlatmaları yakmayı başardı. Araştırmanın sonuçları ACS Nano dergisinde yayımlandı.
bilimiletisimi.com © 2016-2025 Bi Network, Stanford, California